DWF

Haberler & İçgörüler

  • Rekabet Kurulunun Merceğinden İş gücü Piyasalarında Rekabet Naz Mıdoğlu

     

     

    İş gücü piyasası nedir?

     

    İş gücü piyasaları, çalışanların ücretlerinin ve istihdam koşullarının belirlendiği, arz ve talep ekseninde iş sözleşmeleri ile oluşan piyasalardır. Söz konusu piyasalarda çalışanın arzına, işverenin de talebine konu unsur “emek” olduğu için, bu piyasalar “emek piyasası” olarak da anılmaktadır. Çalışanlar emeklerini ortaya koymakta olup işverenler de söz konusu emeğe karşı ödenen ücreti ve çalışma koşullarını belirlemektedir.

     

    İş gücü piyasalarının Rekabet Kurumu’nun inceleme alanına girip girmediği uzun bir süre tartışma konusu olmuştur. Rekabet Kurulu (“Kurul”) ilk kez 2005 yılındaki Dizi Yapımcıları (28.7.2005, 05-49/710-195) kararında dizi yapımcısı şirketlerin arasında oyuncu transferi yapmama, transfer olduğu takdirde de sabit ücretler uygulama konusunda yapılan bir anlaşma olduğu iddiası üzerine ön araştırma başlatarak iş gücü piyasalarına yönelik ilk incelemesini yapmıştır.

     

    2013 tarihli TMMOB Denizli (28.03.2013, 13-17/245-120) kararında ilk kez “emek piyasası” kavramı kullanılmış olup 2020 yılındaki Konteyner Şoförleri (02.01.2020, 20-01/3-2) kararında ise İzmir merkez ve çevre ilçelerinde yer alan limanlara karayoluyla konteyner taşımacılığı yapan teşebbüslerin çalışan maaşlarını sabitlemeye yönelik anlaşmalar yapmalarına yönelik ön araştırmada, ilk kez incelemenin iş gücü pazarına ilişkin olması sebebiyle çalışanlara yönelik bir pazar tanımı yapılabileceği belirtilmiştir.

     

    İşgücü pazarlarında yaşanan  ihlaller genellikle centilmenlik anlaşmaları, maaş, ücret, sair hak ve ödemelere ilişkin uzlaşılar ve hassas bilgi değişimi olarak ortaya çıkmaktadır.

     

    Centilmenlik anlaşmaları nelerdir?

     

    Centilmenlik anlaşmaları veya diğer adı ile çalışan ayartmama anlaşmaları, teşebbüslerin doğrudan veya dolaylı olarak birbirlerinin çalışanlarını işe almaktan kaçınmayı kabul ettikleri ve birbirleri arasında çalışan transferini engelledikleri veya sınırladıkları anlaşmalardır. Centilmenlik anlaşmalarının tarafı olan teşebbüslerin aynı çıktı pazarında faaliyet göstermesine gerek yoktur. Nitekim Kurul’un İş gücü-1 (26.07.2023, 23-34/649-218) kararı gibi güncel kararları, rakip olmayan teşebbüsler arası anlaşmaların da bu kapsamda olduğu yönündedir.

     

    Kurul; centilmenlik anlaşmalarının uygulamada fiilen rekabeti sınırlayıp sınırlamadığına bakılmaksızın sadece amacı bakımından rekabet ihlali teşkil ettiğini kabul etmekte olup bu türden anlaşmaları ağır ve açık ihlal olarak kategorize etmektedir. Bu sebeple centilmenlik anlaşmasına taraf teşebbüsler Kurul’a taahhüt başvurusunda da bulunamamaktadır. Bununla birlikte son dönemlerde centilmenlik anlaşmalarına ilişkin yürütülen soruşturmalarda çok sayıda teşebbüs soruşturma sürecinde Kurul ile uzlaşmaya varmıştır. Nitekim Kurul’un güncel kararlarında anlaşmanın tarafları “kartel” olarak nitelendirilmiştir.

     

    Bununla birlikte (i) işlem ile doğrudan ilgili ve gerekli olma, (ii) sadece taraflar arasında kısıtlayıcı olma ve (iii) orantılılık ölçütlerini karşılayan çalışan ayartmama anlaşmaları, yan sınırlama olarak kabul edilebilecek olup bu durumda rekabet ihlali teşkil etmeyecektir.

     

    Kurul, Özel Hastaneler (24.02.2022, 22-10/152-62) kararında çalışan transferlerini mümkün kılan en önemli unsurun teşebbüsler arasındaki ücret farklılıkları olduğunun altını çizerek bu türden anlaşmaların üretilen ürünün veya sunulan hizmetin kalitesinde veya miktarında düşüşe yol açabileceğini ve bu nedenle tüketici refahında azalma görülebileceğini kabul eden görüşlerin de bulunduğuna değinmiştir.

     

    İşverenler arasında çalışanların ücret ve çalışma koşullarının tespitine yönelik anlaşmalar

     

    Bu türden anlaşmalar; aynı iş gücü pazarında rekabet eden işverenlerin, çalışanların ücretlerini ve sigorta, yan haklar ve tazminatlar gibi mali haklarını veya çalışma koşullarını belirli bir şekilde belirleyebildikleri anlaşmalardır. İşverenler, kendi aralarında bu tür koşulları sabitleyerek çalışan transferlerinin önüne geçmeyi amaçlamaktadır.  Bu tür anlaşmalar da amaç bakımından ihlal teşkil etmektedir.

     

    İşverenler arası hassas bilgi değişimi

     

    İşverenlerin çalışan ücretleri ve çalışma koşullarına ilişkin bilgileri doğrudan veya dolaylı olarak (örneğin meslek kuruluşları aracılığıyla) rakiplerle paylaşması rekabet ihlali teşkil edebilecektir. Kurul’un Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği (03.03.2011, 03.03.2011) kararında yapılan önaraştırma sonucunda okul ücretleri, burslar ve maaşlar ile ilgili konularda yapılan bilgi paylaşımlarının, işverenler arasında herhangi bir mutabakat olmasa dahi ihlal olarak değerlendirilebileceğine karar verilmiştir.

     

    İş gücü pazarları Rekabet Kurulu’un merceği altında

     

    2021 yılında Rekabet Kurumu’nun (“Kurum”) iş gücü piyasasına yönelik centilmenlik anlaşmaları nedeniyle Türkiye genelinde farklı sektörlerden 32 teşebbüs hakkında soruşturma açıldığına ilişkin duyurusu iş gücü pazarının Kurul’un radarına girdiğinin ilk göstergesi olmuştu. Söz konusu soruşturmaya ilişkin İş gücü-1 kararının gerekçesi henüz yayımlanmamış olsa da Kurul’un kısa kararında hakkında soruşturma yürütülen teşebbüslerden 11 tanesinin soruşturma sürecinde uzlaştığı belirtilmiş olup 16 teşebbüse de soruşturma sonucunda toplamda 151.147.901,82 Türk Lirası idari para cezası verilmesine karar verilmiştir.

     

    Bununla birlikte soruşturma 21 teşebbüs adına ihlal tespiti olmaksızın sonuçlanmıştır. Söz konusu kararın önemli çıktıları aşağıda listelenmiştir:

    • Olayda farklı pazarlarda faaliyet gösteren teşebbüsler arasında yapılan centilmenlik anlaşmaları ve ücret ile yan haklara ilişkin bilgi değişimi söz konusudur.
    • Teşebbüsler kartel olarak nitelendirilmiştir.
    • Centilmenlik anlaşmaları ile bilgi değişimi, iş gücü piyasalarına yönelik ortak bir stratejinin parçası olarak görülerek, tek bir ihlal olarak değerlendirilmiştir.
    • Bazı teşebbüslerin taahhüt başvuruları, söz konusu ihlalin ağır ve açık ihlal olması sebebiyle reddedilmiştir.
    • Centilmenlik anlaşmalarının bir yan sınırlama olarak kabul edilemeyeceği belirtilmiştir.

     

    İş gücü-1 kararının soruşturma süreci devam ederken Kurum hız kesmeyerek bilişim sektöründe faaliyet gösteren teşebbüsler arasındaki centilmenlik anlaşmalarına ilişkin yeni bir soruşturma (İş gücü-2 kararı) başlatmıştır. Soruşturma sürecinde 5 teşebbüs ile uzlaşılmış olup 20 teşebbüsten 8 tanesine ilişkin ihlal tespitinde bulunulmuş ve idari para cezası verilmiştir. İş gücü-2 kararına ilişkin gerekçeli karar da henüz yayımlanmamıştır.

     

    Kurul’un iş gücü piyasalarına yönelik halihazırda devam eden soruşturmaları da söz konusudur. Kocaeli’nde faaliyet gösteren özel okulların eğitim ve yemek ücretlerini, öğretmen ücretlerini birlikte belirlediği ve öğretmen ayartmama konusunda anlaştıkları yönünde yürütülen soruşturmada önceki soruşturmalardan farklı olarak eylemler iki farklı ihlal türü olarak kabul edilmiştir. Bununla birlikte uzlaşmayan 3 okul hakkında soruşturma süreci devam etmektedir.

     

    Hazır beton ve ilaç sektöründe yürütülen soruşturmalar ise bazı teşebbüsler için yine uzlaşma ile sonuçlanmıştır. Rakipleriyle iş gücü piyasasında birbirlerinin çalışanlarını işe almamaya yönelik centilmenlik anlaşması yaptıkları iddia edilen ve ilaç sektöründe faaliyet gösteren teşebbüslerden Abdi İbrahim İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve GlaxoSmithKline İlaçları Sanayi ve Ticaret A.Ş., Nisan ayında uzlaşmıştı. Kurum’un internet sitesinde 22 Ağustos’ta yayımlanan duyuru kapsamında ise Bilim İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Drogsan İlaçları Sanayi ve Ticaret A.Ş. için de soruşturmanın uzlaşma ile sonlandırıldığı kamuoyu ile paylaşıldı. Uzlaşan iki şirketle birlikte ilaç sektörüne kesilen idari para cezası miktarı toplamda 403.767.107,90 TL’yi buldu.  

     

    Kurum Başkanı Birol Küle yaptığı açıklamalarda Kurum’un iş gücü piyasası konusunda bir kılavuz yayımlamaya hazırlandığını belirtmiş ve halihazırda süren soruşturmalara konu şirketlerin uzlaşmayı tercih etmemeleri halinde soruşturmaların tamamlanmasının 2025 yılını bulabileceğini ifade etmiştir.

     

    Av. Naz Mıdoğlu